Gelgelelim Jean Paul Sartre'a. Bu adama olan hissiyatım yoğun şekilde yıllardır sürmekte. Fesfesik açıdan ele aldğımıza Existentialism'in (Varoluşçuşuk) kurucularındadır kendisi.'Bulantı' adlı kitabı varoluşçuluğun en iyi işlendiği , manifesto sayılabilecek kitabıdır zaten. Ama beni edebi yönü daha fazla etkilemiştir hep. Kitaplarında savaşı hissedersiniz çünkü iki savaş arası (1. ve 2. dünya savaşları) yazarlarının en çok iz bırakanlarındadır. İz bırakmak için o süreçten ağır darbelerde almak gerekir. Ve bu izleri en iyi ve sarsıcı şekilde yansıttığı kitaplarından biri olan Altona Maphusları'ni tanıtmak istedim size. -Okuyanınız vardır belki bilmiyorum.- Kitapta da dediği gibi
"Savaş, onu biz yaratmayız. Bizi yaratan odur.'' Günümüz içinde bunu söyleyebiliriz sanırım.Dünyaya bi göz atınca gördüğüm tek şey savaş. Din savaşları, ekonomik savaşlar,vb. Sayısını fazlalaştımak çok mümkün.
Kitabı çok büyük bir zevkle okumuştum yıllar önce. Siz de okuyun derim. Bir tiyatro eseri bu aslında.Zamanında sahnelenmiş ama haberim yoktu, izleyemedim maalesef. Belki yeniden sahneye koyarlar.
Sartre,belki kendi yaşadığı travmalardan da yola çıkarak kitapta,savaş, soykırım, işkence ve yok olan, yok edilen insani değerleri dehşet saçan bir trajedi ile ortaya koyuyor. Bence yaşadığımız şu süreçte göz ardı edemeyeceğimiz daha doğrusu etmememiz gereken şeyleri bir kez daha anlayabilmek adına okunulası bir kitap... TAVSİYE EDİLİR... :D
'L'enfer C'est L'est Autres' diyerek bu yazıya noktayı koyuyorum.Yıllardır hayata bakışımı özetleyen bir cümle bu. Cehennem Başkalarıdır!!!!
